Nasıl karşıya geçtiğimiz önemli değil, önemli olan karşıya geçmek. Kaldırımlarda üst üste yürüdüğüz şu günlerde yollar kimin hakkıdır, o kısım karışmaya başladı.Kırmızı ışıkta karşıya nasıl geçilir?
— Yolda araba kaynadığı anda, atıverirsin kendini adım adım ileriye. Her şeritte başka araba geliyor mu diye kontrol edersin, ön-arka araç kontrol, panik yapmadan geçersin.
— Yeşil yanarken ışık henüz kırmızıya dönüşürken, arabalar hareket etmeden hızla koşar geçersin.
— Gelen arabalara trafik polisi gibi “dur” işareti yaparsın, onlar daha ne olduğunu anlayana kadar geçersin.
— Geçerken sana ışığı gösterenlere, “ne hava yapıyorsun” gibi artistlik bir bakış atarsın, geçersin.
— Yavaş yavaş yürüyerek geçersin, arabalar sana korna çalar, sen takmazsın. Nasıl olsa yavaş ilerlediğin için görecekler ve sana çarpmayacaklardır.
— Üst geçit veya alt geçit varken, zamandan kazanmak için yoldan koşar geçersin.
— Kırmızı ışık yanıp da ortada araba yoksa, ellerini cebine koyup ıslık çalarak sallana sallana geçersin.
— Kırmızıda geçerken sana ışığı gösteren şoföre, “pardon” der, saf ayaklarında bilmezlikten gelip geçersin.
Ha! bir de arada dayak yersin, dayak atarsın, orası bu konuyu ilgilendirmez. O konuda kim güçlüyse, kazansın. Saygıyı zaten kaybetmişiz, özür dilemeyi de yumuşaklık saymışız. Yağ gibi üste çıkmak özelimiz olmuş. Küçük-büyük demeden, dünyanın bizim olduğunu ilan etmişiz. Şikâyet etmeyi de çok iyi öğrenmişiz, fakat bizi şikâyet edenlerin haklılığına kör olmuşuz.
Hal böyleyken, nasıl olsa sen kırmızıda geçersin, yeşil yanarken de arabalar geçer. Bu iş böyle devam eder…
Picture: flickr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder